STILUM VERTERE — KALEMİ ÇEVİRMEK

Ali Ünal
5 min readMay 15, 2021

Teknoloji çağı ile beraber insanların yaşam biçimleri de hızla değişti. En büyük etkilerinden biri de yazı yazma biçiminde gerçekleşti. Teknolojinin yazı dünyasında hızla yok ettiği nesnelerin başında ise daktilo geliyor, peşinden gelen dijital çağ ise yazının araçlarını yok etmenin de ötesine geçerek neredeyse yazmanın kendisini günlük hayattan çıkardı. Günümüzde artık elle yazı yazmak bazılarına kadim bir gelenekmiş gibi görünebilir.

Elle yazmanın gündelik hayat pratiğinden böylesine çıkmış olması doğal olarak yazılanı “silme”yi de beraberinde götürdü. Peki dijital çağın çok öncesinde, antik dünyada silme eylemi nasıl yapılıyordu?

Bunun için öncelikle Bodrum’a gitmemiz gerekiyor.

1982 yılında sünger dalgıcı Yalıkavak’lı Mehmed Çakır günümüzde Uluburun Batığı olarak bilinen ve tarihin en büyük arkeolojik keşiflerinden biriyle sonuçlanan batık bir gemi keşfeder. Bu gemi dünyanın en eski gemi enkazıdır. Bu batıktan çıkan tarihi eserlerden birisi de yazı yazmak için kullanılan aşağıdaki balmumu tablettir.

M.Ö. 14. yüzyıla tarihlenen bu eser şu anda bilinen en eski balmumu tablettir ve yaklaşık 2500 yıllık yaşı ile de her ne kadar yazmak için kullanılsa da tarihin en eski kitabı1 olarak kabul ediliyor. Kitap olarak nitelenmesinin sebebi ise tabletin ortasında bulunan üç adet fildişi menteşe aracılığı ile sıradan bir kitap gibi açılıp kapanabilmesinden kaynaklı. Bu menteşelerle birbirine iki veya daha çok tablet bağlandığında şekil olarak “caudex” (ağaç kütüğü, ağaç blok, kitap anlamaları vardır) meydana gelir. Çok sayıda tablet bir araya geldiğinde şekil olarak bugünkü kitap biçiminin başlangıcı sayılan “codex”in en eski halini meydana getirmiş olur2. Bu noktada Latince kitap anlamına gelen “liber” kelimesinin ilk anlamının da “ağaç kabuğu” olduğunu bilmek anlamlı olacaktır.

Antik dönemde balmumu tablet kullanılma sebebi ise ucuz ve kullanışlı olması yani konumuz olan silme işleminin sıfır maliyet ile yapılarak tekrar tekrar yazı yazma imkanı vermesi. Öyle ki tabletin kendisini mektup olarak gönderdiğiniz kişi okuduktan sonra tablette yazanları silerek size cevap mektubu yazabilirdi. Aynı tableti geri size yeni bir mektup olarak gönderebilirdi. Hem gönderenin yazması hem okuyanın silmesi için ise tek bir alet kullanılıyordu. Bir ucu yazı yazmak için sivri diğer ucu ise yazılanı silmek için kullanılan spatula şeklindeki “stilus” denilen bir kalemle hem yazı yazılır hem de yazılan geri silinirdi.

Buradan da yazının başlığı olan Latince “stilum vertere” deyimine geliyoruz. Birebir çevirisi kalemi çevirmek olsa da kalemin iki uçlu özelliğinden dolayı “silmek” veya “düzeltmek” anlama gelir. Günümüzde arkası silgili kurşun kalemler de aynı mantık ile işliyor aslında, silmeniz için “kalemi çevirmek” yeterli. Stilus’un Latincede bir diğer adı da graphium’dur. Bu kelimenin etimolojik kökeni ise proto Hint-Avrupa dilindeki gerebh- kelimesine kadar dayandırılıyor. Proto Yunanca hali grəpʰō olup, buradan da Yunanca yazmak anlamına gelen γράφειν (graphein), yazıyorum anlamına gelen γράφω (grafo) ve harf anlamına gelen γραμμα’ya (gramma) kadar çeşitli anlamlar kazanır. Bugün kullandığımız fotoğraf, gramofon, grafik, gram, program, gramer hatta dijital dünyanın vazgeçilmezleri telegram, instagram ve daha onlarca kelimenin dayandığı kökendir. Daktilo ile kalemi yerinden eden hatta yazma eylemini bir anlamda ortadan kaldıran dijital dünyanın en revaçtaki uygulama isimlerinin “yazmak” kökünden gelmesi de insanoğlunun bir ironisi olsa gerek.

Proto Hint-Avrupa dilinde gerebh- kelimesi yazmak anlamına geldiği gibi çok mantıklı bir şekilde oymak, kazımak gibi anlamlara da gelir ki eski çağlarda yazmak demek oymak demektir zaten. Latince yazmak kelimesi olan “scribere” de aynı mantıkla antik Roma’ya kadar ulaşır. Proto İtalic dönemde oymak anlamına gelen *skreiβō kökeninden gelir. İşte balmumu tablet (kitap) ve stilus (kalem) ikilisi yazı yazmaya (kazımaya) yarayan aletlerdir.

Stilus’un sivri ucuyla yazı yazar çevirdiğinizde ise spatula veya kürek şekline benzer arkası ile de kazıdığınızı silersiniz. Ki bugün bizimde mutfakta kullandığımız spatula Latince spatha yani pala kelimesinden gelir. Mızrağı andıran maça kızının İngilizcedeki adının Spade olması ve anlamlarından birinin kürek olması da bu köken ile bağlantılıdır.

Yazı yazılan bu balmumu tabletlere “tabulae ceratae” yani kabaca balmumu sürülmüş tabletler denirdi. “Ceratae” kelimesi balmumu sürmek, balmumu ile kaplamak anlamına gelen cero-cerare fiilinin Participium yani sıfat-fiil halinden gelir. “Cera”nın anlamlarından biri de balmumu demek olan isim halidir. Bu sebeple “prima cera” ifadesi de birinci/ilk sayfa anlamına gelir.

Doğal bir şekilde yazı yazılan balmumu tabletlerin iki önemli bileşeni olan “cera” ve “stilus” kelimeleri Latin edebiyatında da karşımıza çıkar. İkisinin beraber geçtiği bir cümle ünlü komedya yazarı Titus Maccius Plautus’un Bacchides adlı eseridir.

“Cerae quidem haud parsit neque stilo”

“Gerçekten balmumu yada kalemden -kullanmaktan- hiç kaçınmadı” şeklinde çevrilebilecek cümle yazılan mektubun uzunluğuna gönderme yapıyor.

Yine aynı metinde stilum, cera ve tabella kelimelerinin aynı anda kullanıldığı bir cümle daha var. Aslında bu cümle yazı yazmak için antik dönemde nelerin gerekli olduğunu da bize söylüyor.

“Stilum, ceram et tabellas, linum”

Chrysalus: Şimdi içeriye Bacchides’e git, Pistoclerus, ve çabucak getir…

Pistoclerus: Neyi?

Chrysalus: Kalemi, balmumunu ve tabletleri, ipliği.

Pistoclerus: Hemen burada olmalarını sağlayacağım.

Kısaca antik bir deyim ve onun etimolojik köken hikayesini anlatmaya çalıştım. Birçok konuda olduğu gibi dil bakımından da Avrupa kıtasının büyük kısmı Greko-Romen kültür üzerinde yükseliyor ve egemen kültür oldukları için etkileri günümüzde de tüm dünyaya yayılmaya devam etmekte. Bugüne kadar yaptığı etkiyi görmek bakımından aşağıdaki liste etkileyici bir fikir vermekte. Stilus kelimesinin varlığını sürdürdüğü dillerin sadece küçük bir kısmı.

(1) George F. Bass, “A Bronze Age Shipwreck at Ulu Burun (Kaş): 1984 Campaign,” American Journal of Archaeology 90 (1986), pp. 296ff.; Bass, “Oldest Known Shipwreck Reveals Bronze Age Splendors,” National Geographic, December 1987, pp. 693ff.; Bass et al., “The Bronze Age Shipwreck at Ulu Burun: 1986 Campaign,” American Journal of Archaeology 93 (1989), p. 10f

(2) Bedia Demiriş. Eskiçağ’da Yazı Araç ve Gereçleri. Sayfa 12

--

--